23 Eylül 2013 Pazartesi

Okula Gitmek İstemiyorum! - Okul Fobisi

Okula gitmeme isteği birçok çocuğun eğitim hayatının içinde yaşadığı olağan bir durumdur. Fakat okul fobisi çocuğun uzun süreli devamsızlığı veya okula gitmekten kaygı duyma ve hatta gitmeyi reddetme davranışı ile tanımlanan bir sorundur. Okula ilk başlayan veya okul değiştiren çocuklarda görülebildiği gibi yeni kardeş doğumu, ani bir travma gibi nedenlerle  ara sınıflardaki çocuklarda da okul fobisi görülebilir. Okulu asma ile okul reddi davranışlarını ayırt etmek gerekir. Genellikle ergen popülasyonda rastlanan durum yetişkin otoritesine karşı gelme temelli olurken, kaygı temelli okul reddi ise genellikle okula başlama senesinde veya 10-13 yaş aralığında görülür.
 
Günümüzde yapılan çalışmalarda okul reddi davranışı dört ana gruba ayrılmıştır. Okul fobisi de bu gruplardan bir tanesidir; fakat okul reddinin başka nedenleri de olabilir:


  1. Negatif duyguya neden olan durumlardan kaçınma – Okul fobisi: Özellikle ara sınıf çocuklarında görülen okul reddi davranışının temelidir. Okulda yaşadığı kötü bir olay (arkadaşlarının dalga geçmiş olması, bir öğretmenin ona bağırmış olması gibi) nedeniyle okul çocukta korku, kaygı gibi olumsuz duygulara neden olur. İşte bu durum tam olarak okul fobisi olarak tanımlanır.
  2. İtici sosyal durumlardan kaçınma: Çocuk okuldaki sosyal durumlarda zorlanıyor olabilir. Örneğin sınıfta bir değerlendirmeye girmek, bahçede yaşıtlarıyla sohbete başlama veya bir gruba dahil olmak gibi sosyal durumlar ona kaygılandırdığından dolayı okula gitmek istemiyor olabilir. Böyle durumlar sosyal fobi ile tanımlanır.
  3. Ayrılma kaygısı: Özellikle okula ilk başlayan çocuklardaki okul reddinin başlıca nedenlerinin arasında çocuğun anneden veya ona bakan kişiden ayrılmakta zorlanması vardır. Bu “ayrılma kaygısı” denir. Özellikle yuvaya gitmemiş çocuklar ve aşırı koruyu anneye sahip çocuklar ayrılma kaygısını daha fazla yaşarlar. Bu çocuklarda hiçbir nedene bağlanamayan fiziksel şikayetler görülür ve evde kaldığındaki ilgi nedeniyle de okula gitmeme davranışı ödüllendirilmiş olur.
  4. Okul dışında bulunabilecek cazip durumların peşinden gitme: Bu durum genellikle ergenlerde rastlanır. Okul saatlerinde okula gitmeyerek bilgisayar oyunları, arkadaşlarıyla sinemaya gitme daha cazip davranışları yapma eğiliminde olurlar.

Okul fobisinin belirtileri şunlardır:

·         Depresyon
·         Aşırı yorgunluk/bitkinlik
·         Korku ve panik
·         Genel ve sosyal kaygı
·         Endişe
·         Fiziksel ağrı şikayetleri (bulantı, kusma, baş ağrısı, ishal vs)
·         Agresyon
·         Sabahları uyanamama veya yataktan çıkmayı reddetme
·         Okuldan kaçma
·         Ağlama nöbetleri
·         Karşı koyma, meydan okuma 


Görsel www.rgj.com adresinden alınmıştır.
Bu belirtileri gösteren çocuk için ailenin yapacağı en önemli şey durumun fiziksel bir rahatsızlıktan olmadığından emin olduktan sonra profesyonel destek almaktır. Çünkü okul fobisi veya reddi olan çocuğun öncelikle davranışın temeli bulunmalı sonrasında da bu alana yönelik müdahalede bulunulmalıdır. Ayrıca erken dönemde müdahale edilmeyen okul reddi davranışı ileride depresyon, kaygı bozukluğu gibi sıkıntıların yaşanmasına neden olabilmektedir.

Bu süreçte ailelerin dikkat etmesi gereken en kritik nokta çocuğun okula gitmeyip evde kaldığında evdeki ortamın cazip kılınmaması gerektiğidir. Örneğin evde kaldığı bir günü evde annesiyle televizyon seyrederek geçirmek, veya hep beraber bir alışveriş merkezine gitmek okul reddi davranışını ödüllendirmek ve bu davranışın tekrar etmesine zemin hazırlamaktır. Evde kalmasına izin verildiği günlerde okul saatleri içinde (ders saatleri ve teneffüs zamanları belirlenerek) mutlaka okul programının uygulanması oldukça önemlidir. Özellikle okul fobisi olan çocuğun okula tam devamı ancak her sefer biraz daha fazlasını yapması hedeflenen kademeli bir programla sağlanmalıdır.
 

Okul ortamında çocukla birebir ilişkideki öğretmenlere büyük görev düşmektedir. Öncelikle devamsızlığın okul reddinden mi yoksa okuldan kaçmadan kaynaklandığı iyi ayırt edilmedir. Devamsızlık yalnızca bir disiplin sorunu olarak görülmemeli, psikolojik bir temeli olabileceği de  unutulmamalıdır. Psikolojik temelli bir okul reddi durumunda ise öğretmenin yapabileceği en önemli yardım aileyi öncelikle okulda eğer varsa rehberlik birimine yönlendirmek ya da bir profesyonel yardım almalarını önermek olacaktır. Sonraki süreçte ise öğretmenin aile, rehberlik birimi ve destek alınan profesyonel kişi ile işbirliği içinde olması çocuğa büyük destek sağlayacaktır. Özellikle okula devamının kademeli olarak sağlandığı çocuklarda bu programa öğretmenin de destek veriyor olması büyük önem taşır.
 
 
Sevgiler,
Cemre Soysal

 

16 Eylül 2013 Pazartesi

Ödev Sorumluluğu

Bazı okullar geçtiğimiz hafta ders yılını başlatmış olsalar da bugün tüm okullar resmi olarak açılışı yaptılar. Uzun süren bir tatilden sonra yeniden okul düzenine geçmek hem yetişkinler hem de öğrenciler için biraz zaman alacaktır. lk hafta alışma süreci, yeni hocalarla tanışma, derslerin genel tekrarı gibi rahat bir tempoda geçecek olsa da gelecek haftadan itibaren öğrenciler bilindik tempolarına başlayacaklar.

Dersler ve ödevler başladı mı en çok sorulan sorular "Bu çocuğa nasıl ders çalışma alışkanlığı kazandıracağız veya Ödevlerini kendisi yapması için ne yapacağız?" oluyor. Biraz bunlardan bahsedelim.

Ders veya ödev sizin çocuğunuza sorumluluk kazandırma konusunda kullanacağınız araçlardan yalnızca biridir. Bu konuyu geniş perspektifte değerlendirerek "sorumluluk bilinci"nin kazandırılması olarak bakmanızı tavsiye ederim. Bugün ödevinin sorumluluğunu almayan çocuk yarın işinin, ailesinin, davranışlarının sorumluluğunu almakta da zorlanacaktır.

Ödev ve derslerin sizi mutlu etmek için çocuğun yapması gereken bir yükümlülük olduğu kanaatinden uzaklaşmak çok önemlidir. Aksi taktirde çocuğunuzla aranızdaki ilişkiye  maddi bir faktör katmış olursunuz. Onun derslerinin iyi olması durumunda elbette onunla gurur duyacağınızı ama bunun gururunu esas yaşayacak kişinin kendisi olduğunu vurgulamalısınız.

Özellikle daha önceden ders çalışma alışkanlığı olmayan öğrencilere ilk etapta velileri yardımcı olabilir. Şöyle ki eve geldiğinde beraberce o gün yapılması gereken ödevlerini gözden geçirebilirsiniz. En iyi işleyen yöntemlerden biri ödevi küçük parçalara bölerek yapmasını öğretmektir. Çünkü küçük parçalara ayırmazsanız çocuk "ödevimi bitirdim" cümlesini kurana kadar geçen sürede motivasyonunu kaybeder. Halbuki matematik ödevimi bitirdim, Türkçe'den 5 cümleyi tamamladım gibi adım adım giderse bitirme duygusunu ve motivasyonunu çok daha somut yaşayacaktır.

Görsel www.magicmaman.com adresinden alınmıştır.
Son ana bırakılan ödevlerde tabiri caizse çocuğunuzun canını kurtaracak yardımlar yaparsanız bunun alışkanlık haline gelme ihtimalini aklınızdan çıkarmayın. Nasıl olsa sonunda annem/babam dayanamaz ve yardım eder(ler) diye düşünen çocuğun sorumluluk bilincinin gelişmesi çok daha gecikmeli olacağı unutulmamalıdır.

Çocuğunuza "ödevini yap!" diye komut verdiğinizde ona sorumluluğunu hatırlatmıyor aksine onu özdisiplinden uzaklaştırıyor ve harekete geçmesi için hep bir dış uyarana ihtiyaç duymaya alıştırıyorsunuz. Oysaki yapılan araştırmalar hayat başarısındaki en etkili faktörün özdisiplin olduğunu gösteriyor. Bir başka deyişle bireyin kendini; isteklerini, yükümlülüklerini, zamanını ve ihtiyaçlarını doğru planlama becerisi de diyebiliriz.

Son olarak da sizden yardım istediğinde buna hazır ve gönüllü olduğunuzu daima ona hissettirin. Sorumluluklarını alırken zaman zaman sizin desteğinize ihtiyaç duyabilir. Bir proje yapması gerekiyordur ve bunun için beyaz kartona ihtiyacı vardır. Bunu sizden istemesi sorumluluklarını bilmediği anlamına gelmez.

Ödevlerini yapmayan çocuğun ise ödevin yapılmamış haliyle okula gitmesine izin verin. Öğretmenlerin doğru müdahaleleri yapabilmeleri, çocukların performanslarını doğru irdeleyebilmeleri için buna ihtiyaçları olduklarını unutmayın.

Tüm öğrencilere becerilerini geliştirebildikleri, hedefleri doğrultusunda doğru ve kararlı adımlar atabildikleri bir ders yılı dilerim.

Sevgiler,
Cemre Soysal



5 Eylül 2013 Perşembe

OKULLAR AÇILIYOR!


 
Uzun süren yaz tatilinden sonra okulların açılmasına kısa bir süre kaldı. Birçok ailede okul hazırlıkları yapılmaya başlandı bile. Peki okula iyi bir başlangıç yapabilmek için dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?

Çocuklar yaz tatilinde okul dönemine kıyasla daha serbest oldukları için onları en zorlayacak konu yeniden düzenli ve disiplinli hayata dönüş yapmak olacaktır. Sabah istedikleri saatte uyanmak, bahçede arkadaşlarla uzun saatler oyun oynamak, denize girmek gibi birçok eğlenceli etkinlik bir sonraki tatile kadar rafa kalkacak ne de olsa.
 
Önceki sene okula gitmiş olan çocukların okula başlamalarında çeşitli motivasyonları vardır. Her ne kadar yeniden ders çalışmaya başlayacakları için huysuzlansalar da tatil boyunca görmedikleri arkadaşlarına kavuşmak onlar için oldukça heyecan vericidir. Okullarında yapılan herhangi bir değişiklik, sınıflarının yerinin değişmesi gibi küçük detaylar da onları heyecanlandırabilir. Okulların açılması konusunda hevesli olmayan çocuklara okulun ders haricindeki bu avantajları hatırlatılarak okula gitme konusundaki duyguları olumluya çevrilebilir.


Bu sene ilk defa okula başlayacak çocuklar ise çok daha değişik bir heyecanın içindedirler. Onlar, büyümenin çok büyük bir adımı olan okul hayatına başlangıç aşamasındalar. Her ne kadar daha önce anaokulu veya hazırlık sınıfına gitmiş olsalar da birinci sınıfın önemi her zaman farklıdır. En önemlisi okuma yazma öğrenilecek bir seneye başlangıç yapıyor olmalarıdır. Yeni okul binası, yeni arkadaşlar, yeni araç gereçler.. Neredeyse her şey onlar için yenidir.

 Okula yeni başlayacak çocuklar bazen endişeli olabilirler. Özellikle içe kapanık çocuklar yeni ortamlara girmeden önce kaygı yaşarlar. Böyle durumlarda ebeveynler kendi okula başlama anılarını anlatabilirler. Elbette anlatılan hikayelerin içeriği çocuğun okula heves etmesini destekleyecek nitelikte olmalıdır. Ayrıca gideceği okulu önceden ziyaret etmek de çocuğun kafasındaki kaygılarını azaltmasını sağlayabilir.

 

Okullar açılmadan yapılması tavsiye edilen birkaç öneri:

  • Hayat düzeninizi okullar açılmadan bir hafta kadar önce okula göre yeniden düzenleyebilirsiniz. Yatma ve uyanma saatleri okul dönemi düzenine getirilebilir. Böylece okula adaptasyon kolaylaşacaktır.
  • Ailecek okul alışverişine çıkabilirsiniz. Yeni kıyafetler, kırtasiye eşyaları çocukları okulun başlaması konusunda heyecandıracaktır.
  • Çocuğunuzdan başlayacak okul dönemine dair hedefelerini düşünmesini isteyebilirsiniz. Unutmayın ki kendi koyduğumuz hedefler için çalışmak daha kolaydır.
  • Bu sene sonunda sınava girecek öğrenciler biraz daha endişeli olabilirler. Okulun başlamasının bir diğer anlamı geçecek her günle sınava bir adım daha yaklaşacak olmalarıdır. Sınava hazırlık yolunun zor olduğu ama bu yolun sonunun aydınlık olduğu da hatırlatarak çocuğunuzu cesaretlendirebilirsiniz.

 
Sevgiler
Cemre Soysal