24 Aralık 2012 Pazartesi

Akran Zorbalığı

  • Çocuğunuz zorba mı mağdur mu?

Akran zorbalığı veya akran istismarı bir çocuğun okulda yaşayabileceği en olumsuz deneyimlerden biridir. Akran zorbalığı çeşitli şekillerde kendini gösterebilir. Ana grup olarak üç ayrı boyutu vardır: Fiziksel, duygusal ve sosyal zorbalık. Fiziksel zorbalık kişinin bedenine ya da sahip olduğu bir mala zarar verilmesidir. Her boyuttaki zorbalık azdan başlar fakat mağdurun cevap verememesi durumdan cesaret alarak şiddeti artar. Fiziksel zorbalık itmek, eşyalarına zarar vermek, yürürken çelme takmak, tehdit etmek olabilir. Özellikle lise çağında haraç kesme veya kabadayılık davranışları da gözlenebilir. Duygusal zorbalıkta ise bedensel bir zarar verme amacı yoktur fakat mağdur öğrencinin özgüvenin ve kendilik değeri hedef alınır. Zorbalığın üçüncü boyutu ise sosyal olandır. Mağdur olan öğrenciyi küçük düşürme, grupta istenmeyen ilan etme veya hakkında dedikodu çıkartma sosyal zorbalığa girer. Bir çocuğun zorbalığı yapan mı yoksa buna maruz kalan mı olduğunun anlaşılabilmesi için bu tablonun hangi tarafında kaldığına dikkat edilmesi gerekir. Hangi boyutta olursa olsun zorbalığı yapan çocuğun da zorbalığa maruz kalanın da desteğe ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır.

  • Çocuğunuzun zorba mı yoksa mağdur mu olduğunu nasıl anlarız?
İki kutup arasındaki fark karıştırılamayacak kadar nettir aslında. Zorbalığı yapan çocuklar fiziksel, duygusal veya sosyal açıdan başka bir öğrenciyi tekrarlayan ve sürekliliği olacak şekilde istismar etmektedir. Zorbalık davranışını yapan çocukların güçlerini kötüye kullandıkları, mağdur olan çocuğa zarar veren davranışlar içinde olup bundan da pişman olmadıkları görülmektedir. Kendi akranlarına saldırgan davranışlar gösterir ve empati kurmakta zorlanırlar. Özellikle fiziksel üstünlüğe de sahiplerse zorbalık davranışının şiddeti artabilir. Ayrıca zorbalık yapan çocukların ortak özelliklerinde dürtüsel olduklarını da görebiliyoruz.
Akran zorbalığına maruz kalan diğer bir deyişle mağdur öğrenciler ise akranlarına kıyasla daha sessiz, hassas ve pasiftirler. Kendilerine yapılan zorbalık davranışlarına karşılık vermek yerine özellikle düşük benlik algısı nedeniyle geri çekilirler. Aslında bu geri çekilme davranışı zorbalığı yapanın da davranışının artmasına neden olan bir faktördür. Mağdur öğrenci karşılık veremedikçe zorbalığı yapan da devam eder ve kısır döngüye girilmiş olunur. Mağdur çocukların diğerlerine göre daha içe kapanık oldukları da gözlenmektedir. Onlar için başarılarını görmek oldukça zordur. Çoğunlukla olumsuz düşünme eğilimlidirler ve kendilerini değişim anlamında yeteri kadar güçlü hissetmezler. Adeta bir öğrenilmiş çaresizlik yaşayarak durumu kabullenmiş görünürler. Kendilerini daha güçlü hissetmelerine yardımcı olabilecek yakın arkadaşlık kurmakta da zorluk çekerler.

  • Aileler ne yapmalı?
Çocuğunuz hangi grupta olursa olsun bir an önce yardıma ihtiyacı var demektir. Eğer zorbalığı yapan grupta ise unutulmamalıdır ki bu gruptaki çocuklar yetişkinlik yıllarında suça eğilim göstermektedir. Zorbalık davranışı çocuk gelişimin normal ve sıradan bir aşaması değildir, mutlaka müdahale edilmelidir.
Zorbalık davranışını etkileyen farklı nedenler olabilir. En belirgin nedenlerden biri çocuğun da kendi evinde saldırgan davranışlar ve şiddet görmesidir. Çünkü bunu yapan ebeveynler, çocuklarına bir sorunu aşmanın yolunun şiddet kullanmak olduğunu öğretmektedirler. Çocuk kendisine vuran ebeveyne karşılık veremediği için, karşılık verebileceği / üstünde güç uygulayabileceği birini bulduğunda şiddete başvuracaktır. Ailedeki şiddet derhal durdurulmalı, böylece çocuğun zorbalığa gerek kalmadan iletişim kurabilmesi sağlanmalıdır. Aile içinde iletişimin farklılaştığını gören ve deneyimleyen çocuk, okuldaki zorbalık davranışlarını azaltacaktır.
Bir diğer neden çocuğun duygusal anlamda yeterli sevgi ve ilgiyi alamamasıdır. Araştırmalar bu çocuklarda saldırganlığın arttığını göstermektedir. Küçük yaşlardan itibaren çocukların ihtiyaçları önemsenmeli, duygusal dünyaları desteklenmelidir.

Okulda zorbalık davranışı gösteren çocuklar, benzer davranışları evde de göstermektedir. Okulda öğretmenler, idari kadro ne kadar istenmeyen davranışları engellemeye çalışsa da evde bu tutuma izin veriliyorsa zorba davranışların azalmasını beklemek boşunadır. Ev ortamında mutlaka belirgin sınırlar konulmalı, zorbalık davranışı sergileyen çocuk bu davranışlarının sonuçlarını yaşamalıdır.

Mağdur çocuklar için ise bu konu hakkında konuşmak dahi çok zordur. Çünkü eğer ailelerine anlatırlarsa bir tür ispiyonculuk yaptıklarını zannedebilir ve ispiyonculuğun zorba çocuklar tarafından cezalandırılacağından korkarak aileden saklamaya çalışabilirler. Çocuğunuz okula gitmek istemiyor ve siz bunun nedenini bir türlü ondan öğrenemiyorsanız akranlarıyla bir sorun yaşadığından şüphelenebilirsiniz. Unutmayın ki bir çocuğun mağduriyeti yalnızca fiziksel olmak zorunda değildir. Duygusal veya sosyal anlamda zorbalığa maruz kalan çocuklar da mağdur sayılmaktadır.

Fazla korumacı aile yapısında büyüyen çocuklar kendilerini korumayı öğrenmekte gecikirler. Bunu fark eden diğer çocuklar zaman zaman “süt çocuğu” gibi alaycı sözler kullanarak duygusal yıpratma yoluna gidebilirler. O nedenle çocuğunuzu korurken onun güvenini zedeleyecek aşırılıklardan kaçınmak en doğru olanıdır.

Mağdur çocukların desteğe ihtiyaç duydukları bir diğer konu ise özgüvenlerini geliştirecek etkinlikler içinde olmaktır. Kendi adına karar vermesini sağlayacak ufak sorumluluklar vermek, ev içinde alınacak kararlarda onun da fikrini almak gibi kendini ifade etmesini sağlayacak destekler verebilirsiniz. Ayrıca arkadaş edinebilmesi için okul sonrası 2-3 kişilik grup etkinliklerine katılmasına da yardımcı olabilirsiniz.

Ayrıca akranlarının zorba davranışlarına maruz kaldığını söyleyen çocuk ciddiye alınmalıdır. Bu zor konuyu dile getirdiğinde ebeveyn “sen yanlış anlamışsındır” gibi bir yaklaşımda bulunursa, çocuğun yalnızlık ve çaresizlik hissi daha da derinleşir ve git gide “bana yardım edilemez” noktasına gidebilir.


Sevgilerimle,
Cemre Soysal


3 yorum:

  1. Cemre hanım, çocuk yetiştirmek hiç hafife alınmaması gereken bir konu. Hatta o derece ki Pedagoji her fakültede seçmeli ders olarak konulabilir ya da toplumun daha fazla pedagojik eğitim almasının yolları bulunabilir, bulunmalıdır.Günümüzde ne yazık ki hala çocukların yüzde %70i %80i dayak yiyerek büyüyor. Halbuki çocuğa alıtan en ufak bir tokat bile son derece tehlikeli. Bu şartlarla yetişen çocukların ileride barış ve sevgi dolu bir dünya istemeleri de haliyle imkansızlaşıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok haklısınız, bu konuya biraz dikkat çekebilmek için yazdım ben de bu yazıyı. Aslında çocuğa şiddet, topluma şiddet demektir. Bunun farkına varıldığında toplumsal ruh sağlığı açısından çok büyük bir adım atmış olacağız..

      Sil
  2. Cemre hanım merhaba,

    Okuldaki arkadaşlarına karşı zorbalık gösteren 12 yaşındaki bir erkek çocuğa, bu yazınızı okutarak tartışmak nasıl bir fikir sizce?

    YanıtlaSil

Yorumlarınız için teşekkür ederim.
Cemre Soysal